YETMİŞLİ VE SEKSENLİ YILLARDA ÇOCUK OLMAK
O zamanlar pek sapık korkusu yokmuydu..? yoksa herkes birbirini tanırdı ondan mı..? Bizler sokakta büyüdük gibi birşey. Çok fazla oyuncağımız olmasa da çamurdan fırın yapar, kap kacak yapar güneşte kurutur oynardık. Otlardan doğrar güya yemek yapardık.
Üç tekerlekli bisiklet vardı o zaman. Her çocuk hayrandı bu bisiklete. Zengin çocuklarının olurdu herkesin yoktu.
Diyelim çocuğa bir akrabasından güzel bir bebek yada araba hediye geldi. Kıymetini bilmez kırar diye hemen saklanırdı. Ya da vitrine konur yıllarca süs gibi dururdu.
Kimse bizi okula götürmedi. Birinci sınıfta okula yazdırmaya götürürlerdi ilk gün o kadar. Öğretmene eti senin, kemiği benim derlerdi teslim ederlerdi. Öğretmenden dayak bile yesek eve gelip söyleyemezdik. Söylersek bir dayakta evden yerdik. Kimbilir ne yaptında dayak yedin derlerdi. Hep bize suç bulur asla öğretmene söz söylemezlerdi.
Şimdikine göre çok disiplinliydi okul. Temizlik mendili, tırnak muayenesi yapılırdı pazartesi günleri. Tırnaklar uzunsa cetveli yerdin.
Erkek çocuklar top, bilye uzun eşek oynardı en çok. Kızlar çizgi, dalye, elim saklambaç. Ben saklambaç oynamayı severdim en çok. Televizyonun hayatımıza girmesi ile oynadığımız oyunlar değişmeye başladı. Oyun oynarken söylediğimiz tekerlemeler değişti. Mesela o zaman dallas dizisi vardı oyun oynarken şu tekerlemeyi söyler ellerimizi birbirine vururduk.
Çantamı aldım koluma,
Çıktım dallas yoluna,
Ben Babi’yi beklerken,
Ceyar girdi koluma
Karpuz bıçaklanır mı?
Salbur saçaklanır mı?
Gözün körolsun Ceyar,
Baldız kucaklanır mı?
Bunun gibi tekerlemeler. Devamı vardı ama bu aklımda kalmış. Çünkü büyükler çok kızardı. Ayıp ayıp başka bir şey oynayın derdi çok kızarlardı.
Arkadaşlarımın Çarlinin Melekleri resimli tişörtü vardı. Bende istiyorum diye ağlamış aldırmıştım. Uzay yolu oynardık. Dut ağacının dalına çıkıp. Nokta ile virgül olurduk. Uzay 1999 diye bir dizi vardı. Biz dizi olarak görmezdik. Gerçek gibi izlerdik. Bizler 1999 yılına gelince uzayda yaşayacağız zannederdik. O kadar ileri bir tarih gibi gelirdi. Oysa şimdi 2000 li yılları da geçtik.
Uzaya çıkmadık ama aslında biz en şanslı nesiliz diye düşünüyorum. Elektrik olmayan yılları da gördük. Sobayı , kaloriferide. Radyolu yılları da gördük, televizyon, bilgisayar, akıllı telefonu da.
Eskiden buzda kayık kayardık, şimdi internette sörf yapıyoruz sizce de öyle değil mi?
Yazan Leyla Armağan