Yaşadığınız Acılara Sahip Çıkacak Cesaretiniz Var mı? Gerçek Keanu Reeves İle Tanışın

Hayat bazen bizleri öylesi büyük zorluklarla karşı karşıya bırakır ki, tüm dünya bize karşı kötülük yapmak için bir araya gelmiş gibi hissederiz. Bu gibi durumlarda yolumuzu bulmak zor olabilir ve tekrar normal hissetmek, iyi bir gelecek hayali kurmak bize çok uzak ihtimaller gibi gelmeye başlar. Ele geçirilme hissi, ne yapılırsa yapılsın bulunulan bu durumdan kurtulamayacağımızı düşünmemize bu düşünce şeklide kayıtsızlığa, kayıtsızlık ise her şeyden vazgeçmemize yol açar. Sonuç olarak pes etmiş bir şekilde hayatı karanlık bir şekilde kabulleniriz ve depresyon gibi ruhsal bozuklukların pençelerinde kendimizi buluruz.

Ancak bazen kaderin kötü oyunlarıyla aldığımız bu ağır darbeler bize eşsiz fırsatlar sunabilir. Hayatlarımızı yeniden yapılandırma ve bu yeni hayatı olumlu bir şekilde yönetebilmek için bu ağır darbelerden dersler alabilirsek, kendimize gerçekten de yıkılmaz bir kişilik inşa edebiliriz. Bu bahsedilenler kulağa gelişim kitaplarından kopyalanmış basma kalıp cümleler gibi gelselerde, söylenenlerin ardında gerçek hayat tecrübeleri ve yaşanmış örnekler yatmakta. Misal, tüm dünyanın tanıdığı aktör Keanu Reeves.

Keanu Reeves’in geçmişi öylesine travmatik ki, başına gelenler bir film senaryosu olsaydı “bu kadar da abartılmaz!” diyerek yarısında izlemeyi bırakabilirdiniz. Ancak başına gelen onca şey Keanu Reeves’i şuan olduğu güçlü ve başarılı kişi haline getirmiş.Reeves bu mücadeleleri ve trajik deneyimlerini, olumlu ve cesaretlendirici bir bakış açısı oluşturmak için nasıl kullandığını, hayatını nasıl defalarca yeniden şekillendirdiğini kendi de defalarca açık bir şekilde dile getirdi. “Zor zamanlara bile teşekkür edin, onlar sizi şuan olduğunuz kişiye dönüştüren şeylerdir.” diyerek bu durumu özetleyen Keanu Reeves, zorluklarla mücadele eden ve tünelin sonunda ışık olup olmadığından emin olamayan milyonlarca insan için elde ettiği başarılar ile gerçek bir ilham kaynağı.

Babası Terk Etti, Okuldan Atıldı, Liseyi Bitiremedi

Keanu sadece üç yaşındayken babası tarafından terk edildi. Annesi ile başka bir şehire taşındıktan sonra hayat onun için yine kolay olmadı. Dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yürütme ve matematik yeteneklerinin kazanılmasında ve kullanılmasında çok büyük güçlükler ortaya çıkaran bir öğrenme bozukluğu olan disleksi hastasıydı ve bu durum yüzünden okulda dışlanan, arkadaşsız, yalnız bir çocuk olarak büyüdü. Baba figürü olmadan bir öğrenme bozukluğuyla büyüyen Keanu, arkadaşları tarafından da dışlanmasıyla çevresine karşı asabi bir tavır takınmaya ve tabir yerinde ise kötü çocuğa dönüşmeye başladı. Okuldan iyice soğuyan, arkadaşlarından nefret eden Keanu Reeves sevilmeyen, dışlanan ve geleceği olmayan serseri çocuk olarak damgalandı. Gittiği okullarda hep sorun çıkarıcı olarak bilinirdi. Lisede tam 4 okul değiştirmek zorunda kaldı ve sonunda liseden mezun olamadan diplomasız bir şekilde okuldan atıldı.

Şimdi geçmiş yıllarını üzüntüyle anan Keanu Reeves öğrenme bozukluğuna sahip bir çocuk olmasına ve hatta lise okuyamamasına bile minnettar olduğunu söylüyor. İçinde kalan ukte nedeniyle hayatının sonraki yıllarında disleksi bozukluğunun üstüne giden Keanu bu hastalığını yendi ve büyük bir kitap severe dönüştü.Belki de hastalığını olduğu gibi kabul edip kendini zorlamayı seçmeseydi, oyunculuğa, senaryo okuma ve ezber provalarına ilgi duymayacaktı ve onun bu mücadeleci ruhu olmasaydı dünya şuan Keanu Reeves diye bir aktörden haberdar olmayacaktı. Eksikliklerimizi, hayatımız boyunca istediklerimizi elde etmemizin önünde duran mazeretler olarak kullanmayı seçebiliriz ya da onların üzerine giderek, onları yenerek kendimizi baştan yaratırız. Tıpkı genç Keanu Reeves ‘in geçmişte yaptığı gibi.

En Yakın Arkadaşı, Çocuğu, Eşi Hepsi Sıra Sıra Hayatını Kaybetti

Keanu Reeves’in hayatındaki bir başka travmatik olay ise en yakın arkadaşı River Phoenix’i kaybetmesiydi. En sevdiği arkadaşını defalarca uyarmış olmasına rağmen uyuşturucuya kurban vermiş olan Keanu Reeves o sırada henüz 23 yaşındaydı. Onun yasını tuttuğu 1 yıl esnasında Jennifer Syme ile yakınlaştı ve teselliyi onda buldu. Reeves onda aşkı bulduğuna inanıyordu ve Syme kısa süre sonra Keanu Reeves’in çocuğuna hamile kaldı. Revees tekrar hayata tutunmuş yeni doğacak çocuğunu heyecanla bekliyordu. Ancak kader yine ondan yana değildi. Çocukları ölü olarak dünyaya geldi. Hem eşi, hem de Keanu depresyonun eşiğine düştüler. Syme kendini alkole verdi. Hayat Keanu Reeves için yeterince travmatik ve zorlayıcı gibi gözüksede esas büyük dram ise bundan sonra geldi. Eşi Jennifer Syme yalnız başına araba kullanırken trafik kazasında hayatını kaybetti.

Evet, hayatta hepimiz çok zor şeyler tecrübe ediyoruz ancak böylesi genç bir yaşta bu denli büyük travmalar yaşayan bir çok insan kendini kaybeder ve hayata tutunacak hiç bir neden bulamazdı. Ancak Keanu Reeves pes etmeyi seçmedi. Başına gelen korkunç şeyler sonucunda derin bir hayat anlayışı kazandı ve ne istediğini bilen bir insan haline dönüştü.

Hepimiz Bir Gün Öleceğiz, Yarının Bir Garantisi Varmış Gibi Hayallerinizi Erteleyip Durmayın!

Hayatın ne kadar gelip geçici olduğunun ve isteklerimizi gerçekleştirmek için aslında ne kadar da az zamanımız olduğunun bu tecrübeleri sayesinde farkına vardığını söyleyen Keanu Reeves, şu sözleri ile durumu özetliyor; “Hepimiz bir gün öleceğiz. Onun için lütfen sonsuza dek yaşacakmış ve yarının bir garantisi varmış gibi hayalini kurduğunuz ya da sevdiğiniz şeyleri erteleyip durmayın. Güzel bir yemek yiyin, güzel bir havada yürüyüş yapın, denize girin, kalbinizde saklayıp durduğunuz ve ertelediğiniz isteklerinizi ortaya çıkarın. Aptal olun, farklı olun, ne olursanız olun istediğiniz kişi ve şey olun çünkü bundan başka hiç bir şey için yeterli zamanımız yok!”

Hayatta bir trajedi ile karşılaştığında vahlar içinde kurban rolünü oynayarak yas tutmayı, üzüntü ile depresyonun kucağına kendini bırakmayı herkes başarabilir. Ancak güçlü ve başarılı bir birey olmak gibi bir hedefiniz varsa, böylesi acı verici durumlardan bile kendinize ders çıkararak ilerlemeyi bilmelisiniz. Acı veren şeyler herkes için acı vericidir ancak ilerleyen ve geride kalanlar arasındaki farkı sizin bu durumlarda vereceğiniz tepki belirler. Yıkılıp geride mi kalacaksınız, acılarınızı yenerek kendinizi geliştirmeye yani ilerlemeye devam mı edeceksiniz?

Keanu Reeves ilerlemeyi seçenlerden oldu, oyuncu seçmelerine katılmayı sürdürdü. Hergün çalıştı ve başına gelen korkunç olaylardan kısa bir süre sonra bir filmde başrole seçildi. Oynadığı o film ise Reeves’i dünyaca tanınan bir süperstar yapan The Matrix filmine giden yolu açan anahtar oldu. Pes etmeyerek sevdiği şeyler için çabalaması adeta bir kelebek etkisi gibi ona hayali bile imkansız bir süperstarlığın yolunu açtı. O artık seçilmiş kişi “Neo” idi…

80 Milyon Doları Film Ekibine Dağıttı

Acılarla yoğrularak elde etmiş her insan gibi o da elde ettiği zenginlik ve şöhretin dünya anlayışını ve sahip olduğu derinliği etkilemesine izin vermedi. Her zaman hayatın geçiciliğinin farkında olan Keanu, yanında çalışanlara hep büyük saygı duygu ve adaleti ile çalıştığı kişileri kendine hayran bıraktı. Öyle ki, Keanu Reeves Hollywood emekçileri tarafından en sevilen aktörlerden biridir. Örneğin Matrix üçlemesinden aldığı 114 milyon dolarlık ücretin, 80 milyonunu “kendinden daha fazla hakettikleri” gerekçesiyle filmin özel efekt ve kostüm tasarım ekibine dağıtmıştır! Ayrıca filmlerinde onun yerine zor sahneleri çeken dublörlerine özel yapım motorsiklet hediye etttiği de bilinen bir olaydır.

Hep Mütevazi Kalmaya Devam Ediyor, Hala Metro Kullanıyor, Evsizlerle Vakit Geçiriyor

Onun alçak gönüllülüğü bir çok kez magazin kameralarına da yansımıştır.Milyon dolarlarca serveti olan biri olmasına karşın hala metro kullanır. Hatta öyle ki, bir bayana metroda oturduğu yeri verirken görüntülenmiştir.

Bir defasında ise onu gece vakti dışarıda yakalayan paparazziler çok başka şeyler hayal etselerde, onu hiç ummadıkları biriyle baş başa otururken görüntülediler. Evet, Keanu Reeves sokakta yatan bir evsizle oturmuş sigara içiyor ve muhabbet ediyordu!

Tüm bunların yanı sıra daha bu yazıda uzunca değinemediğimiz bir çok farklı kötü olay Keanu Reeves’in peşini hiç bırakmamıştır. Ağır bir trafik kazasında dalağının parçalanması yine bir başka kazada kaburgalarının ve bacağının kırılması verilebilecek en basit örneklerden bir kaçı. Ancak en acısı ve artık bu kadar da olmaz dedirteni ise kız kardeşinin kan kanserine yakalanmasıdır ve kardeşi bu hastalıkla olan mücadelesini hala sürdürmektedir.

Yaşadığımız Acılara Verdiğimiz Tepkiler Bizim Kim Olacağımızı Belirler

Kayıp, acı, gibi deneyimler hayatın bize sahip olduğumuz şeyleri takdir etmemiz gerektiğini söylemesinin bir yoludur sadece. Bu acılar karşısında içimizde, en derinimizde her zaman eskisinden daha güçlü olarak geri dönebilecek potansiyele sahip bir kıvılcım vardır. İşte bu kıvılcıma erişmeye çalışmalı, isyan yerine hayatın sunduğu güzelliklere yönelme gücünü kendimizde bulmalıyız. Ve eğer birgün sizin de hayatınızı acılar, felaketler, neden sizin başınıza geldiğini anlamadığınız trajediler sarar, hayallerinizden vazgeçip, yıkılırsanız, babası tarafından terk edilmiş, öğrenme bozukluğu çekmiş dışlanmış, okuldan atılmış, en yakın arkadaşını, eşini, doğmamış çocuğunu kaybetmiş ve kardeşi lösemiyle savaşan ama tüm bunlara rağmen pes etmeyi seçmemiş Keanu Reeves’i aklınıza getirin ve ilerlemekten vazgeçmeyin.

alıntı: filoji

You may also like...