Pes Etmemek Üzerine: Bırakma Ve Senden Beklenmeyeni Yap
Hayatta karşılaştığımız olayları yorumlarken içinde bulunduğumuz anın bize hissettirdiklerine olması gerekenden daha fazla önem veririz. Oysa ki, kendimize dışarıdan bir göz aracılığı ile baksaydık, sinirlendiğimiz, üzüldüğümüz, keyfimizi kaçıran birçok şeyin aradan belli bir süre geçtikten sonra o kadar da önemli şeyler olmadığını hemen görebilirdik.
Gerçekten de bir düşünün; Geçen sene bu zamanlar sizi üzen bir olay şu sıralar sizin için o zamanlar sandığınız kadar büyük önem ifade ediyor mu? Verilen örneklerin büyük bir çoğunluğunda bu sorunun cevabı “hayır” olacaktır. Öyleyse, kendinize, kaderinize gelecekten bakmayı öğretin. Şuan da sizi dertlendiren, düşündüren şeylerin gelecekte aslında size sandığınız kadar önemli gelmeyeceği bilincini yerleştirin bünyenize. Biliyorum, bunu yapmanın kolay olduğunu iddia edemem. Ancak, şunu unutmayın bu zor zamanlarda vereceğiniz kararlar sizi siz yapacak dönüm noktalarını oluşturur.
İstisnasız olarak her insan zorluklarla karşılaşır. Bu zorlu noktalarda insanlar iki gruba ayırılır. Pes edenler ve yükselenler. Hayatta bir zorlukla karşılaştıktan sonra pes eden insanları yakından tanırsınız. Onlar her yerdedirler. Kadere isyan edenler, talihsizlikten, umutsuzluktan dem vuranlar ve değişimin, başarının, mutluluğun onlar için ulaşılamaz olduğunu inancıyla arabesk bir kader yazgısına romantik bir bağlılık sergileyenler. Sosyal medya hesaplarında üzüntülü sözler paylaşarak, talihsiz bir kader yazgısını öven bu anlayışı yıkmak bizim elimizdedir.
İkinci grup olarak adlandırdığım yükselenler ise olayların ve anların geçiciliğinin farkında olanlardır. Evet, başımıza gelen olayları kontrol edemeyebiliriz. İçine doğduğumuz gerçekliği, bedenimizi, ailemizi ve talihimizi biz seçmedik ve bunlar üzerinde bir etkiye sahip olmadığımız doğru. Ancak bu olaylar karşısında vereceğimiz tepkinin ne olacağına yalnızca ama yalnızca biz karar verebiliriz. Her insan kendi zihninde sınırsız bir özgürlüğe sahiptir. Filozof kral Marcus Aurelius’un da dediği gibi, hayal gücü yüksek ve zihni geniş bir köle, zenginlik içinde yüzen ancak zihninde tutsak bir sahipten çok daha özgürdür.
Kısacası, buna ister kader ister yazgı ister başka bir şey deyin, başımıza gelen olayları biz seçemiyor olabiliriz. Ancak bu olaylara vereceğimiz tepkinin ne olacağını yalnızca biz belirleriz. Beklenmeyeni yapın… Hayat sizi yıkmak için bir darbe indirdiğinde, yıkılmanız en beklenen şeydir. Ancak ayakta kalmanız beklenmeyendir. Ayakta kalanlar fark yaratanlardır. Ayakta kalanlar ansiklopedilerde hayat hikayelerini okuduklarımızdır. İçinizden “Ben o kişi değilim!” diyor olabilirisiniz. Ancak bunu söylediğiniz her dakika kendi potansiyelinizi küçümsüyorsunuz. Özellikle de, bu yazıyı son satırına kadar sabırla okuduysanız kendi potansiyelinizi “kesinlikle” küçümsüyorsunuz… Kendinize vereceğiniz en büyük ceza budur.
Beklenmeyeni yapın ve ayağa kalkın!
alıntı: filoji