Pakistan’ın Demir Kadını
Evlendiğimde 18 yaşındaydım. Benim ailem çok muhafazakar bir Beluç Ailesi. Biz ailesine asla “HAYIR” diyemeyen kızlarız. Babam evlenmem için ısrar ediyordu. Benim tek söz hakkım “Bu seni mutlu edecekse tamam evlenirim baba” demek oldu.
Tahmin ettiğiniz gibi bu evlilik hiç bir zaman mutlu bir evlilik olmadı. Evlendiğimden 2 yıl sonra, yani 9 yıl önce trafik kazası geçirdim. Eşim, nasıl olduysa araç kullanırken uyuya kaldı ve araç uçuruma yuvarlandı.
Eşim araçtan kendini atıp kurtulmayı başardı! Onun adına mutluyum. Ama ben araç içerisinde sıkıştım ve bedenimde çok büyük hasar aldı. Liste biraz uzun… Sakın korkmayın şuan iyi durumdayım!
Sağ kolumda Radius ve Ulna kemiğim kırıldı. Bileklerim kırıldı. Omuz kemiğim ve köprücük kemiğim kırıldı. Göğüs kafesim tümüyle kırıldı. Bu sebeple karaciğerim ve akçiğerim büyük hasar aldı. Nefes bile alamıyordum.
Tüm bu hasarlar ve aldığım yaralar hayatımı, hayata bakış açımı, yaşama şeklimi ve karakterimi tümüyle değiştirdi. Tüm bunları değiştiren öyle büyük bir hasar aldım ki… Tüm omurgam tamamen kırılmıştı ve ben hayatımı felçli olarak geçirecektim.
2,5 ayımı hastanede geçirdim, çok sayıda ameliyat oldum. Doktorlar tüm kolumu ve sırtımı titanyum ile kapladı. Bu yüzden Pakistan’da bana “Pakistan’ın Demir Kadını” derler.
Size ilham vermek için hikayeler uydurmayacağım. Umutsuzluğun eşiğinde sürünüyordum.
Bir gün doktor yanıma geldi ve benimle konuşmak istediğini söyledi. “Duydum ki ressam olmak istiyormuşssun ama evlenince ev hanımı olmuşsun. Senin için kötü haberlerim var kızım bir daha asla resim yapamayacaksın. Bileğin çok deforme olduğu için kalem tutmak bile senin için imkansız” dedi.
Diyecek sözüm yoktu, sessizliğimi korudum. Ertesi günü doktor yine yanıma geldi ve kötü haberlerine devam etti.
“Omurga ameliyatın çok kötü geçti, bir daha asla yürüyemeyeceksin” dedi. Derin bir nefes aldım ve “Pekala” dedim. “Hayatın boyunca ANNE olma şansını kaybettin” dedi.
Hala hatırlarım o günleri; Anneme sormuştum “Neden Ben?” İşte varoluşumu sorgulama sebebim o soruyla başladı. “Neden hala yaşıyorum? Neden hala hayattayım? Yaşamın amacı ne ki? Yürüyemiyorum resim yapamıyorum.. Tüm bunlar tamam ama ANNE OLAMIYORUM.
Kafamın içine yer etmiş ‘Çocuğu olmayan kadın yarım kadındır’ düşüncesi vardı. Ve ben hayatım boyunca ‘Çocuğu olmayan yarım kadın’ olacaktım.
Annem dedi ki; “Bunların hepsi geçecek. Tanrı’nın senin hayatını bağışlamasının bir sebebi var.
Kardeşime dedim ki “Bomboş beyaz hastane duvarlarına bakmaktan, bu beyaz maskeleri takmaktan yoruldum… Bundan çok yoruldum biraz renk eklemeliyim. Hayatımı biraz olsun renklendirmeliyim. Bir şeyler yapmalıyım.” Bana kanvas ve boyalarımı getirmesini rica ettim. İlk resmimi ölüm döşeğinde yaptım.
Vücudumda o kadar çok enfeksiyon ve alarji vardı ki doktorlar yatmamı istiyordu. 6 ay değil 1 yıl değil, tam 2 yıl yatalak olarak yaşadım.
Camdan baktım kuş seslerini dinledim ve ailemle dışarı çıkacağımı hayal ettim. Ve yeniden doğmaya ne zaman karar verdim biliyor musunuz? O gün korkularımla yüzleşmeye karar verdim. Bilinenin korkusu bilinmeyenin korkusu. Sevdiklerimi kaybetme korkusu, sağlığımı kaybetme korkusu..
Kariyerimizde yükselmek istiyoruz, ünlü olmak para kazanmak istiyoruz. Sürekli korku içinde yaşıyoruz. Ve ben bu korkuların üzerine gitmeye karar verdim.
En büyük korkum neydi biliyor musunuz? “BOŞANMAK” Onu özgür bırakarak kendimi kurtardım. Bu benim duygusal olarak çok güçlü biri olmamı sağladı. Onun yeniden evleneceğini duyduğumda çok mutlu oldum ona bir mesaj yolladım. “Senin adına çok mutlu oldum. Tüm güzellikler sizinle olsun” Ve biliyor ki bugün hala onun mutluluğu için dua ederim.
İkinci en büyük korkum ise bir daha asla ANNE olamamaktı. Ve sonra düşündüm ki; dünyanın her yerinde sıcak ir aile bekleyen sayısız kimsesiz çocuk var. Ağlamayı bırak ve git içlerinden birine sıcak bir yuva ol, bir aile ol. Ve ben de öyle yaptım.
Hayatı dolu dolu yaşayın. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Kendinizi çok sevin. Kendinize kibar davranın ve önemseyin. Kendini olduğun gibi kabul edersen, dünya da senin farkına varır. Hayat zor olacak ama bu zorluk seni güçlü yapacak. Asla ama asla vazgeçme pes etme.
Pakistanlı ‘Iron Lady’ Muniba Mazari