KIRIK CAM KAOS GETİRİR
Philip Zimbardo ABD’li bir suç psikologu. 1969’da yaptığı bir deneyde insanların suç eğilimlerini gözlemlemek için geliştirdiği bir teori, Psikologlar, suç oranının yüksek olduğu ve fakirlerin yaşadığı bir semt ile daha yüksek hayat standardına sahip zengin bölgeye birer otomobil bıraktılar. Araçların plakası yoktu ve motor kaputları aralıktı. Sonra olup bitenleri izlediler.
Fakir semtteki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı.
Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından psikologlar *’sağ kalan’* otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdılar…Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zenginler bile) da olaya dâhil oldu. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. Demek ki dediler psikologlar: İlk camın kırılmasına, ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerekli. Aksi halde kötü gidişatı engellemek mümkün değildir.
Kırık Cam Teorisi’nin takipçileri bakın ne diyorlar: Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırık olsa, o camı hemen tamir ettirmezseniz, çok kısa sürede, oradan geçen herkes bir taş atıp, binanın tüm camlarını kırarlar.
Biz ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirmeliyiz. Bir elektrik direğinin dibine, ya da bir binanın köşesine biri bir torba çöp bıraksın. O çöpü hemen oradan kaldırmazsanız, her geçen çöpünü oraya bırakır ve çok kısa bir sürede dağlar gibi çöp bırakır. Biz ilk konan çöp torbasını kaldırtmalıyız.
Önce kendi iç dünyamızdan başlayalım. Pişmanlığımızı fırsat bilip ortadan kaldıracak kadar ciddiye almadığımız çöplerimiz, sürçmelerimiz, kötülüklerimiz, ayıplarımız, kokuşmuş çöp dağlarına, kötülük yığınlarına kapı aralıyor.
‘Böyle gelmiş, böyle gider’ diye kendi kendimizi ağır veballer altında ezdirdikçe ezdiriyoruz. Bu kadar küçük ihmalden ne çıkar? Canım şimdi bunun ne önemi var? Gibi baştan savmalarla, adeta yangını kendimiz körüklüyoruz…
Alıntı