Keşke Okumaz Olsaydım!

“Dört yaşındaydım, annem babamla yürürken bir apartman penceresinde, SATILIK levhasını okudum. Keşke okumaz olsaydım, o zamandan beri bana yüklenilen beklentilerin altında eziliyorum. Onların istediği gibi bir öğrenci olma gayreti içinde İlkokulda, Ortaokulda, Lisede hep başarılı oldum, şimdi Üniversite’de benden beklentiler altında hayatımın ne olabileceğin ilk defa görmeye başladım.

Annemin babamın beklediği gibi bol para kazanan, tanınmış bir meslek insanı olacağım, ama içimin boşluğunun dahi farkında olamayacak kadar sığ bir insan olarak evleneceğim, koca olacağım, baba olacağım ve sonunda öleceğim. İçim öfke dolu ve ne yapacağımı bilemiyorum!”

Bunları bana söyleyen soyadı Cüceloğlu, göbek adı bir rahmetli ağabeyimin adı olan bir yeğenimdi. Bu sabah (17 Eylül Pazar) kahvaltı için buluştuk. Benimle kafa karışıklığını paylaştı. Kendisinden izin alarak sizlerle paylaşmaya karara verdim. Çünkü bu öyküde herkesin yararlanacağı önemli mesajlar var.

Ben çocukken anlatırlardı bu ağabeyim hep müzikle uğraşırmış ve müzik aletlerini çalmak onun için çok zevkli bir uğraşı imiş; onunla sohbet ederek onu yönlendirecek hiç kimse olmadığı için bu yetenekli kişi liseyi dahi bitirmeden eğitim hayatına son vermiş. Ağabeyimin en büyük oğlu, bugün buluştuğum gencin babası da kendi babası gibi müzik alanına yöneldi ve onu da yönlendirecek kimse olmadığı için o da eğitimini doğru dürüst tamamlamadan düğünlerde çalan, geçimini müzisyen olarak kazanan bir yetişkin oldu.

Ve bu sabah kahvaltı yaptığım yeğenim, “Babam, hiç bir müzik aletine dokunmama izin vermedi!” dedi. “Halbuki çok iyi müzik kulağım var ve yetenekliyim. Kendimi bir müzik aleti çalarken düşündüğüm zaman çok heyecanlanıyorum! Ben ömrümü müziğe hasretle mi geçireceğim?”

Bir süre sustu ve gözümün için bakarak sordu: “Hayatımı yeniden planlamak ve inşa etmek istiyorum Doğan Amca! Bana yardım eder misin?”

“Evet!” dedim. Ona kitaplar okumasını önereceğim, okuyacak ve ayda bir buluşacağız, ortaya çıkan farkındalıklar çerçevesinde bir gelecek inşa etme sürecine girecek. Teklifimi kabul etti. İlk SAVAŞÇI kitabını okumasını önerdim. Savaşçının gücü niyetinin saflığındadır. Yeğenimin önce niyetinin saflığını, yani gönlünün muradını keşfetmesi gerekir. İkinci kitap olarak da İÇİMİZDEKİ ÇOCUK kitabını okuyacak.

Yakındaki kitapçıya yürüdük, kitapları imzaladım, verdim. İkinci buluşma tarihini belirledik.

Bu öyküde kızılacak, ötekileştirilecek, dışlanacak kimse yok. Hiç kimse kimseye kötülük yapmaya çalışmadı. Ama farkına varılacak ve içimize sindirilecek çok dersler var. GELİŞTİREN ANNE BABA kitabımı okuyan anneler babalar bu derslerin ne olduğunu anlamıştır. Umarım bu derslerin öğrenilmesine ve yayılmasına siz de kendinizce katkıda bulunursunuz.

Selamlar, sevgiler
Doğan Cüceloğlu

You may also like...