GÜNÜMÜZDE MAKAM SAHİPLERİNİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ VAHİM HATALAR
Günümüzde makam sahibi birçok kişinin düştüğü vahim hata, bu makamın geçici olduğunu görememek ve buranın ömür boyu sahibiymiş gibi davranmaktır. Peki, bazı insanlar, kendilerine bir makam emanet edildiğinde neden değişir? İnsanların içindeki manevi boşluklar, niçin bir makam sahibi olunca ortaya çıkar?
İnsan, kendi egosu ve istekleri doğrultusunda bağımlılık oluşturmaya müsait bencil bir varlıktır. Bir makama sahip olan kişi, elde ettiği iktidar gücü, hükmetme alanı ve imkânları ile farklı bir psikolojiye bürünür. Bu insanların psikolojisi, bilinçaltı kompleks ve kişilik bozukluklarından kaynaklanır. Nispeten makamı elde edinceye kadar bastırılan bu duygular, o makamın ele geçmesiyle birlikte ortaya çıkmaya başlar.
Makam sahibi olmayı isteyen kişilerin bir tek hedefi vardır. Bu da dünyada güç sahibi olmak, herkes tarafından tanınmak ve saygı görmek, daha iyi imkanlara kavuşmak, sahip olduğu imkanları da yine kendi egosunu tatmin etmek için kullanmak.
Kendini bulunmaz hint kumaşı, küçük dağları ben yarattım sanırlar.
Makam bağımlılığı da madde bağımlılığına benzer. Tek fark, burada bağımlılık yapan madde değil, makamın kendisidir. Kişi, sahip olduğu güç ve imkânlarla; başkalarının, makamından dolayı kendisine gösterdiği hürmet ve ilgiyle kendinden geçer. Bu ilginin devam etmesi için elinden ne geliyorsa yapar. Aynen madde bağımlısı kişinin madde bulmak için her yolu mübah görmesi gibi makam sahibi kişide o makamda kalmak için her türlü yolu mübah sayar. Onun için önemli olan şey, sahip olduğu makam ve statünün sürekli olmasıdır. Bir koltuk olmazsa, başka bir koltuğu arar. Zamanla makamdan dolayı çevresinden gördüğü ilgi ve hürmetin artması, diğer yandan da makam ve mevkiinin yükselmesi gerektiğini düşünür.
Kendisine karşı biraz ilgisizlik veya normal davranışlar, onu çileden çıkarır. Bu yüzden, aşırı derecede ilgi ve hürmet göstermeyen, zaman zaman uyarıda bulunan kişileri etrafında bulundurmayı hiç istemez. Çevresinde sürekli el pençe divan duracak kimseler arar.
Sonunda etrafı, doğruları söyleyen, ona iyiyi ve güzeli tavsiye eden kimseler yerine, her yaptığını alkışlayan şakşakçı ve yağcı insanlarla dolup aşar. Bu durum ona daha fazla zevk verir. Çünkü sürekli yüksek dozda tatmin yaşamakta, makam ihtirası her geçen zaman giderek artmaktadır. Bu arada kendisine rakip gördüğü yetenekli kişiler, onda büyük bir rahatsızlık oluşturur. Aksi halde kendisine engel olabilirler. Bu kişiler kendisini gölgelemeden, önünü kesmeden hızlı bir şekilde yok edilmelidir. Dolayısıyla, hem kendi yerini korumuş olur ve makam devamlı hâle gelir, hem de hatalarını fark ettirecek kişiler ortadan kalkmış olur. Bu arada çıkar ve menfaat ilişkilerini kendisini tanıyan yakınları görmemelidir. Dolayısıyla onlarında makamından uzak durmasını ister ki bu işi iyi beceren menfaat gruplarıyla iş yaptığını kimse bilmesin. Onlara karşı da dürüst imajı verilsin.
Makam bağımlısı kişiler, makamlarını daha da sağlamlaştırmak için zaman zaman çevrelerine gözdağı verecek haksız ve adaletsiz kararlar alır ve uygular. En yakın dostlarını bile harcamaktan çekinmez . Çünkü onun potansiyeli ve zekâsı tüm insanlardan üstündür. Bazı insanların fikrini alsa da kendinden başka kimsenin düşüncesini kabul etmez, farklı fikirleri dinlemez, insanları gücünü göstermekte ve egosunu tatmin etmekte kullanır. Belli bir süre sonra başını döndüren bu makam sevdası ciddi hatalara yol açar. Ancak etrafında bu hataları fark ettirecek veya düzelmesine yardımcı olacak kimse kalmadığı için bunlarıda göremeyecek durumdadır.
Makam ve mevki sahibi olanlarda bağımlılık tedavisi yoktur. Bu sadece Allahla kendi arasında bir vicdan muhasebesidir. Madde bağımlıları, nasıl para, iş, aile ve çevrelerini kaybediyorsa, makam ve mevki bağımlısı da insanlara karşı saygı, sevgi, dostluk, merhamet, yardımlaşma, istişare, onurunu, şerefini ve ruhunu kaybeder. Artık helal ve haram diye bir ayrım da kalmamış birbirine karışmıştır.
Bilmezler ki ;
Bütün makamlar geçicidir. Allah, verdiği bütün imkân ve nimetlerin hesabını da er geç soracaktır. Bizden daha kabiliyetli ve kapasiteli insanlar her zaman vardır. Mezarlıklar kendilerini vazgeçilmez zanneden insanlarla doludur.
Dünya makamı herkese verilebilir. Bu yolda merdivenleri çıkarken hiç kimse etrafında insanlara selam vermeyi unutmamalı. Unutmamalı, çünkü merdivenleri inerken yine aynı insanlara rastlayacaktır.
Günün birinde o makamdan alındığında sudan çıkmış balık gibi olacağını düşünemez. Eğer elinde bir varlık kalmamışsa ya boynu bükük merdivenleri çıkarken karşılaştığı arkadaşlarının, dostlarının ve çevresinin arasına karışır yada kazandığı büyük varlıkla şöhretlerin, starların arasına karışır. Maalesef çevremizde bu insanlarla sık sık karşılaşırız.
Şahsiyetini bulmuş, inancını kemale erdirmiş kişi ise hiç büyük görünme, büyüklük taslama ihtiyacı duymaz. Başkalarına kuş bakışı bakmaz, öyle bir tavır ve tutum içerisine asla girmez. Bilir ki, kimse kimseyi küçümseyecek kadar büyük değil. Küçümsediği her şey için gün gelir, önemsediği bir bedel ödeyeceğinin farkındadır.
Dr. İlhami Pektaş