Dışlanmış Gezegen Plüton’un Öyküsü

Çok uzun yıllardır Güneş Sistemi’nin bir üyesi olarak kabul ettiğimiz küçük gezegen Plüton, 24 Ağustos 2006 yılında Uluslararası Astronomi Birliği (IAU) tarafından gezegen sınıfından çıkarılmıştı. İlan edildiğinde ciddi eleştirilere maruz kalan bu karar bugün bile zaman zaman sorgulanmakta. Peki, sevimli gezegenimiz Plüton neden dışlandı? Plüton’un gezegenlikten çıkarılmasının yıl dönümü anısına işte karşınızda bu minik gök cisminin hikayesi!

Plüton’un Keşfi

Plüton’un varlığından insanlık olarak ilk haberdar oluşumuz 1915 yılına dayanır. O yılda Lowell Gözlemevi’nde çekilen iki adet fotoğraf henüz tanımlanmamış olan Plüton’u da göstermektedir. Ancak fotoğraflardaki bu gariplik o dönem anlaşılamaz ve Plüton’un keşfi 15 yıl kadar ertelenir. 1930 yılına gelindiğinde astronom Clyde Tombaugh fotoğrafları inceler ve iki fotoğraf arasında farklılıklar bulur. Bunlar, Plüton’un yörünge hareketinden kaynaklanmakta ve orada hareket eden bir cismin olduğunu göstermektedir. Araştırmalarına devam eden ve kendi gözlem tekniğini de kullanan Tombaugh, eski fotoğraflardaki tanımsız cismi tespit etmeyi başarır. Plüton artık keşfedilmiştir ve keşif 1930 yılının Mart ayında resmi olarak da duyurulur.

Plüton’un kaşifi Clyde Tombough

Gezegenin Plüton ismini alması ise 11 yaşındaki bir kız çocuğu sayesinde olmuştur. Güneş’e olan uzaklığı sebebiyle gezegenin çok soğuk olacağını düşünen kız, ona mitolojideki yer altı dünyası tanrısının adının verilmesini önermiştir. Yapılan oylama sonucu Plüton ismi çoğunluk tarafından kabul edilmiştir.

Ancak bize çok uzakta olan bu gezegen hakkında detaylı bilgi edinebilmek için uzun yıllar geçmesi gerekecektir. Zira Güneş’e uzaklığı 6 milyar kilometre kadar olan bu küçük cismi gözlemlemek, atmosferi ve yapısı hakkında bilgi edinmek kolay değildir.

70’li yıllarda gezegenin kütlesi hakkında bazı araştırmalar yapılır. Ancak hala daha boyutu ve kütlesi net olarak bilinmemektedir. Plüton’un uydusu Charon’un keşfi araştırmaları biraz hızlandırır. Charon sayesinde sonunda Platon’un kütlesi net olarak hesaplanabilir ancak bu hesaplamalarda sonraki yıllarda ufak değişiklikler olacaktır. Ayrıca Charon’un keşfi, Plüton’un bir cüce gezegen olabileceği yönündeki tartışmaları da başlatır. Ancak yine de henüz net bir karara varmak için elde yeterli veri yoktur.

2000’li yıllara gelindiğinde, Plüton’un diğer uydular Nix ve Hydra keşfedilir. Bunları Kerberos ve Styx’in keşfi izler. Ayrıca gezegen hakkında daha detaylı bilgilere de ulaşılır. Gezegenin gözlemlenen parlaklık derecesinin dönem dönem değişmesi gibi anomalilerin sebebi anlaşılır. Yine bu yıllarda cüce gezegen tartışmaları yeniden alevlenir. Zira Plüton Güneş Sistemi’nin Kuiper Kuşağı’ndadır ve bu kuşak, tıpkı Plüton gibi birçok cismi içinde bulundurur. Bu durumda Plüton’u bu kuşaktaki diğer tüm cisimlerden farklı yapan nedir? Eğer Plüton bir gezegen ise ona benzer diğer gök cisimlerinin de gezegen olarak kabul edilmesi gerekmez midir? İşte bu gibi sorular bilim insanlarının aklını kurcalamaya başlar ve tartışmalar giderek büyür. Bu sırada gezegene dair çalışmalar da devam etmektedir.

Devam eden araştırmalar sırasında Plüton hakkında en detaylı bilgileri edinmemizi sağlayan New Horizons uzay keşif aracı olmuştur. Hala daha aktif görevde olan New Horizons aracı, Plüton’a oldukça yaklaşmış ve onun yüzeyinin renkli, detaylı fotoğraflarını dünyaya göndermiştir. Bu sayede bilim insanları yeryüzü şekillerini inceleyip bir gezegen haritası oluşturabilmiştir.

Şu an elimizdeki bilgilere göre Plüton, kaya ve buzdan oluşan bir kütledir ve 2000 kilometrelik çapı ile aydan bile küçüktür. Manto tabakası buzullardan oluşan Plüton yüzeyinin altında bir okyanus olduğu düşünülmektedir. Eksi iki yüz derecelerde gezinen yüzey sıcaklığı ile Plüton, insan yaşamına elverişli değildir. Ancak konumu ile Güneş Sistemi’nin dışındaki henüz net olarak anlayamadığımız Kuiper Kuşağı’ndan bize bilgi sağlamaktadır.

2006 yılında gezegenlikten çıkarılıp cüce gezegen ilan edilen Plüton, sonrasında Plütonumsu denen kendine özgü bir sınıfa yerleştirilmiştir.

Plüton Neden Gezegenlikten Çıkarıldı?

Güneş Sistemi’nin dokuzuncu ve en dıştaki gezegeni olarak geçirdiği yıllardan sonra Plüton 24 Ağustos 2006 yılında alınan bir kararla gezegenlikten çıkarıldı. Ancak elbette bu karar aniden alınmadı. Gezegenin statüsü hakkındaki ilk tartışmalar 70’li yılların sonunda ortaya çıkmış, en büyük uydu olan Charon’un keşfi ile iyice artmıştı.

Bazı bilim insanları Charon ve Plüton’un ilişkisinin gezegen-uydu sistemlerine değil de çift gezegen sistemlerine benzediğini düşünmüşlerdi. Gerçekten de Charon, Ay’ın Dünya etrafında döndüğü gibi Plüton’un etrafında dönmez. Bunun yerine ikisi farklı bir kütle etrafında dönüyor gibi hareket ederler. Bu da bir gezegen için alışmamış bir durumdur.

Plüton’un gezegenlik statüsünü sorgulatan diğer bir durum ise Kuiper Kuşağı’nın karmaşıklığıdır. Kuiper Kuşağı içindeki en büyük kütleli cisimlerden biri olsa da bu bölgede özellikleri ve kütleleri Plüton’a benzeyen onlarca başka cisim de vardır. Plüton’un gezegen statüsünde kalması diğer benzer cisimlerin de gezegen olarak sınıflandırılmasına yol açar ki bu da Güneş Sistemi’nde gezegen sayısının sekizden yüzlü sayılara çıkması anlamına gelir. Bilim insanları elbette böyle bir sınıflandırma karmaşası ile uğraşmak istemezler. Bu sebeple 2006 yılındaki ünlü konferansta gezegen tanımını yeniden yaparlar ve bir gök cisminin gezegen sayılabilmesi için 3 adet şart getirirler.

Küresel bir şekle sahip olmak Güneş etrafında belirli bir yörüngede dönmek Gökcisminin çevresinin temiz olması

İlk iki özelliği sağlayan Plüton maalesef üçüncüyü sağlayamamış ve gezegenlikten çıkarılmıştır. Bakıldığında çok da net olmayan bu üçüncü madde aslında Kuiper Kuşağı’ndaki karmaşayı temsil etmektedir. Yeterli kütle çekime sahip olan bir gök cismi, etrafındaki daha küçük boyutlu cisimleri ya kendine katacak ya da yörüngesinden uzağa fırlatacaktır. Kuiper Kuşağı ise Güneş Sistemi’nin çöplüğü denebilecek bir bölgedir. Buradaki cisimler herhangi bir gezegen katılmamış, döküntü parçalar olarak nitelendirilebilir. Genelde eliptik olan (Plüton gibi ) kendi yörüngelerinde dönerler. Ancak bazıları yakınlardaki gezegenlerden birinin çekimine kapılıp onun uydusu olabilir. Ya da Güneş’e doğru çekilip bir kuyruklu yıldıza dönüşebilir. İşte Plüton da bu kuşakta yer alan bir cisimdir. Güneş Sistemi’nde diğer gezegenlerin yaptığı gibi kendi etrafını temiz tutamamış ve gezegenlikten çıkarılmıştır.

Gezegen olarak anıldığı kısa ömrünü tamamlasa da Plüton bugün Plütonumsu denen bir sınıfın üyesi. Yüzeyindeki kalp şekli ve minicik boyutu ile de her zaman kalbimizde!

http://www.cografya.gen.tr/diger/uzay/pluton.htm

You may also like...