Dert Ağacı
Eski çiftlik evini restore etmek için tuttuğum marangoz, işteki ilk gününü zorlukla tamamlamıştı…
Arabasının patlayan lastiği onun işe bir saat geç gelmesine neden olmuş, elektrikli testeresi iflas etmiş ve şimdi de eski püskü pikabı çalışmayı reddetmişti…
Onu evine götürürken yanımda adeta bir taş gibi oturuyordu…
Evine ulaştığımızda beni, ailesiyle tanışmam için davet etti…
Eve doğru yürürken küçük bir ağacın önünde kısa bir süre durdu, dalların uçlarına her iki eliyle dokundu…
Kapı açıldığında; adam şaşırtıcı bir şekilde değişti…
Yanık yüzü tebessümle kaplandı, iki küçük çocuğunu kucakladı…
Daha sonra beni arabaya yolcu etmeye geldiğinde; ağacın yanından geçerken merakım daha da arttı ve ona eve giderken gördüğüm hadiseyi sordum…
“O, benim dert ağacım,” dedi, “Elimde olmadan işimde bazı problemler çıkıyor, ama şundan eminim ki o problemler evime, eşime ve çocuklarıma ait değil…
Bunun için bu problemleri her akşam eve girerken o ağaca asıyorum…
Sabahları tekrar onları oradan alıyorum. Ama komik olan ne biliyor musunuz?…
Ertesi sabah onları almaya gittiğimde, astığım kadar çok olmadıklarını görüyorum…”
Unutmayın, öfkeyle geçen her dakikanız, mutluluğunuzdan çalınmış 60 saniyedir…