Çürük elma için ne istersin

Bir zimmi, Sultan İkinci Murad Hana der ki:

  • Bir maruzatım var Padişahım, müsaade buyurun anlatayım?
  • Elbette, söyle nedir maruzatın?
  • Askerleriniz benim bahçemden dün elma yediler ve parasını ödemediler!
  • Bu dediğin nasıl olabilir? Bir yanlışlık olmalı!
  • Yanlışlık yok Padişahım.

    Sultan Murad Han derhal araştırılmasını emreder. Az zaman sonra üç askeri huzura getirirler. Sultan onlara olayı anlatır ve sorar:

  • Bu zimminin söyledikleri doğru mudur?

    Askerlerden biri der ki:

  • Doğrudur Sultanım, ben yaptım!
  • Peki ama nasıl? Kul hakkını düşünmedin mi hiç?
  • Padişahım, benim yediğim elma yerdeydi ve çürüktü. Çürük bir elmanın para edeceğini düşünemedim; nitekim bu iki arkadaşım da oradaydı, onlar ağaçtan elma kopardılar ve parasını da bahçeye attılar.

    Padişah, zimmiye sorar:

  • Askerlerimin söyledikleri doğru mudur?
  • Evet, o ikisinin kopardığı elmaların bedelini aldım.
  • Peki, öyleyse istediğin nedir?
  • Diğer askerinizin yerden aldığı elmanın bedelini de isterim.
  • Peki, o çürük elma için ne istersin?
  • Bir kese altın isterim, yoksa hakkımı helal etmem.
  • Bir çürük elma bir kese altın eder mi hiç? Bu açıkça haksızlık.
  • O zaman hakkımı helal etmem.
  • Peki al bir kese altın!

Zimminin gözleri dolar, kendisine uzatılan keseyi eliyle iter ve kelime-i şehadet getirir. Sonra der ki:

  • Efendim, maksadım altın falan değildi, müslüman olmadan önce son defa adaletinizi tecrübe etmek istemiştim, beni affedin ve aranıza alın!

You may also like...