Bu Hayatta Hiç Kimsenin Hakkını Yemeyeceksin.
Gerçek ya da değil bilinmez ancak bildiğim bisey var ki; bu hayatta hiç kimsenin hakkını yemeyeceksin.
Ortaokulda öğle arası çarşıda gezerken yerde cüzdan bulmuştum içinde epey miktarda para da vardı, sahibinin kimliği de, şeytan dürtmüştü al parayı diye ama haram lokma yemedik elhamdülillah, sahibini bulurlar diye karakola götürdüm, uzun süre beklettiler beni,
Tabi esnada derse filan da geç kaldım, zaten çocukluktan beri hep karakollardan polislerden korkmuşumdur iyice titremeye başlamıştım. Abi dedim benim dersim okula gitmem lazım olmaz Polis abi, cüzdanın sahibi bulunmuş bekle gelsin sen verirsin diye bekletiyoruz
Neyse koskoca polis bekle diyor, emrine uymazsam hapse gireceğimi düşünüyorum o zamanlar, mecbur korka korka yarım saat civarı sürdü gergin bekleyişim, sonunda abi geldi gel bakalım dedi, dedim ızdırap en azından hemen gireyim çıkayım da gideyim şuradan.
Görüntünün olası içeriği: şunu diyen bir yazı ‘Ertuğrul @Yazarfencelebi 11sa İçeri girdiğim an sahne inanılmaz, kırklı yaşlarında bıyıklı kilolu bir amca amirin önündeki sandalyede oturmuş derin derin nefes alıyor, cüzdanını olma sevinci yerine bir kızgınlık ifadesi var suratında
Sonra az önceki abi tekrar geldi üstümü aradı 1も harçlığım vardı cebimde o gün için, o zamanlar büyük para benim için ama o 4 simit alınıyor o paraya. Amirim 1も çıktı sadece dedi, pos bıyıklı amca olsun ne kadar kurtarırsak kardır dedi aldı parayı elimden.
Karakoldan çıkış anım var ki, sanki nezarette 70 yıl yatmış gibiydim, nazımın özgürlük dizelerini o gün ben de yazabilirdim o derece, çıkar çıkmaz okula koştum, ders bitmek üzere tabi,
Müdür bey bir güzel geç kalma azarı attıktan sonra dinlemeden ceza verdi önce sonra derse gönderdi, sınıfa girdim ama hala ayaklarım geçtim sırama oturdum, olay üzerine düşündüm epey süre, iyilik yaptım dedim niye böyle oldu ki…
Aradan çok zaman geçmedi, yine bir öğle arası çarşıdayım, öğle namazını kıldım, cenaze var öğle namazına müteakip, babam kimin olursa oksun katıl cenazelere derdi, kişi gider rabbimin emaneti kalır onu uğurlamak üzerimize borçtur diye
Neyse kıldık namazı, bizim amir gördü beni uzaktan çağırdı yanına, görünce korktum kaçsam mı dedim ama artık polis görünce bacaklarım otomatik tiremeye başlar olmuştu korkudan, neyse mecbur gittim yanına…
İstemsizce valla ben suçsuzum dedim, sakin ol dedi, biliyorum zaten, kimin bu musun? Hayır demek için kafamı salladım ama desim yine başım belaya girecek, cenazeye katıldı diye başım belaya giren ilk insan olucam diye düşündüm
Senin cüzdanını bulduğun adamın cenazesi bu dedi, kahve içerken boğulup ölmüş, kendisini uzun zamandır tanırım, ilçenin saygın kişilerindendi, ama birazcık aksi biriydi, sen onun cüzdanı bulduğunda cüzdanda eksik para çıktı onun onun dediğinden
o da senin aldığını düşündü, dediğim dedik biridir, kolay kolay biridir de, o yüzden öyle davrandı o gün sana. Valla ben almadım dedim, biliyorum dedi gülümsüyerek, daha sonra hanımı aradı parayı ceketinde unutmuş evde, seni üzdük
Uzaklara daldım an, sinirlenmek yerine akşanmış bir suçlu gibi hissettim, masumdum ve öğrenilmişti bu, bir süre sessizlik oldu, sonra asker selamı verip uzaklaştım tam okula doğru yöneldim ki, muhtemelen cenaze yalınlarından iki kişinin sohbeti ilişti kulağıma
+vay be ölümlü dünya -ecelin ne zaman geleceği bilinmiyor sorma koca denizde boğulmuyor da 1 milyonluk kahveden boğulup ölüyor insan…. 1 milyon sözü kulağımda yankılanmaya başladı…
Ya rabbi dedim bir yetimin milyonunun hakkını dahi unutmayan sen, bizi haramdan koru, zalim olmaktan sana sığınırım… Ben mazlum olmaya razıyım sen sen bizi yeter ki şaşırtma…
Yalnız Mevlam bilir milyonluk kahvenin parası o gün cebimden zorla alınan harçlığımla mı ödenecekti ama, hiçbir hiçbir zalim, hiçbir kötülük boşa gitmez Ne güzel buyurmuş Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onun karşılığını görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onun karşılığını görür. Diye .