Boğazına ateş düştüğü zaman
Nasreddin Hocanın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş. Hoca ona mantı pişirip getirmiş. Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış. Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-“Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız?” Hoca hemen:
-“Boğazına ateş düştüğü zaman”, demiş.
At Nalı
Camide vaaz vermekte olan Hoca’ya:
– Hocam, at nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? demişler. Hoca:
– Zannetmiyorum, diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var, ama bütün gün kamçı yiyip duruyor.
Piletci
Temel otobüse binmiş. Sormuşlar,
– Ne yaptın, pilet aldın mi?
– Piletci sankim pilet almamuşum gibi paga manali manali paktu.
– Peki sen ne yaptın?
– Pen de sankim pilet almişum gibi ona manali manali paktum.
Futbolsever
Iki fanatik futbolsever konuşmaktadır. Biri :
– Maça gitmiyor musun?
– Ne diye gideyim? Oynanan futbol değil ki. Hakemler kötü, oynanan oyun itiş kakış, saatlerce gişe önünde, kuyrukta bekle, içeride kavga gürültü, çıkışta vasıta bulamıyorsun. Diğeri :
– Beni de tıpkı senin gibi karım bırakmıyor.
İp Olur Fıkrası
Nasreddin Hoca’nın yaşadığı köyde yaşayanlar Eyyübi kelimesini bir türlü doğru söyleyemiyorlarmış.
Bazısı Eyip, bazısı İyip, bazıları da İyp diye yanlış bir şekilde söylüyorlarmış.
Buna artık dayanamayan Hoca vaazında:
– Ey komşular sakın ola ki oğlunuz olursa adını Eyyûb koymayın. İnsanlar onu söyleyemez çocuğun adı olur İp, demiş.