“Bir ormanda yol ikiye ayrıldı. Ben gittim daha az geçilmişinden, ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.” R. Frost

Kararları özgür irademizle mi veriyoruz? Önümüze çıkan fırsatları neye göre değerlendirip neye göre seçiyoruz? Büyük ihtimalle birazdan okuyacağınız Robert Frost’un 1916’da yazdığı ‘Gidilmeyen Yol’ adlı şiiri, daha önce okuduğunuz Amerikan şiirlerinden daha çok alıntılanmış ve daha çok benimsenmiştir. Ve daha önce sizi tanımayan bir şair tarafından eleştirildiğinizi bu kadar hissetmemişsinizdir. 1876 doğumlu Amerikalı şair Frost, bu şiiriyle insanoğlunun ironik veya trajikomik bir teslimiyete eğilimli olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Çoğu okuyucu, şiirin insanlığın özgür iradeye olan inancını veya alışılmışa karşı bir ayaklanmayı ifade ettiğini düşünür. Fakat, çoğunluğun aksine bu şiir aslında hangi yolun seçilmesi gerektiği hakkındaki kararın tamamen gelişigüzel olduğuyla ilgili. İki karar var. Birini seçtiniz ve bu sayede hayatınızı en güzel anılarla ve insanlarla dolduruyorsunuz veya hayatınız daha önce hiç bu kadar çekilmez olmamıştı. Peki ya diğer kararı seçseydiniz, hayatınızın ne tarafa yön alabileceğini düşünmüş müydünüz? Bu size ait bir özgür irade mi yoksa sıradan bir seçim mi? Karşınıza çıkan bu iki karar her ne kadar birbirinden farklı gözükse de, Robert Frost’un bu şiiri temelde bu iki kararın eşit olduğunu defalarda alaycı bir mizahla adeta yüzümüze çarpıyor. Aslında saatlerce üzerinde düşündüğünüz ve seçmekte zorlandığınız bu kararlar, en az birbiri kadar açık ve aynıdır. Frost’a göre aldığınız bu kararlar, sadece bir hevesle birini diğerine tercih etme durumudur.
Bir kaynağa göre; Frost okuyucuların şiirini yanlış yorumladığının farkındaydı, buna istinaden “O şiir hakkında dikkatli olmalısınız. Hileli, çok hileli bir şiirdir.” cümleleriyle bizleri uyarmıştır.
gidilmeyen yol
sarı bir ormanda ikiye ayrıldı yolum,
ikisinden birden gidemediğim ve yazık ki
tek yolcu olduğum için üzgün, uzun uzun
baktım görene kadar birinci yolun
otlar çalılar arasında kıvrıldığı yeri;
sonra öbürüne gittim, o kadar iyiydi o da,
ve belki çimenlik olduğu, aşınmak istediğinden
gidilmeye daha çok hakkı vardı; oysa
oradan gelip geçenler iki yolu da
eş ölçüde aşındırmıştı hemen hemen,
ve o sabah ikisi de uzanıyordu birbiri gibi
hiçbir adımın karartmadığı yapraklar içinde,
ah, başka bir güne sakladım yolların ilkini!
ama bilerek her yolun yeni bir yol getirdiğini,
merak ettim geri gelecek miyim diye.
iç geçirerek anlatacağım bunu ben,
nice çağlar sonra bir yerde:
bir ormanda yol ikiye ayrıldı, ve ben –
ben gittim daha az geçilmişinden,
ve bütün farkı yaratan bu oldu işte.
Frost her ne kadar insanın kendini yüceltme, hayatın belirsizliklerini somutlaştırma ve yaşamı seçimler yaparak iyi ve kötü sıfatları altına sokma eylemleriyle teselli bulduğunu söylese de şiirde asıl vurguladığı gerçekte neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmenin mümkün olmadığı ve kararlarımızın genellikle gelişigüzel ve bilinçsiz tahminler olduğu bilgisidir.
Frost’un bu şiiri her ne kadar keskin bir şekilde yorumlansa da edebiyatın görüşlere ve yorumlara açık olma durumu vardır. Sizin bu dizelerde gördüklerinizle bir başkasının gördüğü aynı olmayabilir, olmamalıdır da.
Çevirisi Suphi Aytimur’a ait olan bu şiirin orjinali halini buradan okuyabilirsiniz.
The Road Not Taken
Two roads diverged in a yellow wood,
And sorry I could not travel both
And be one traveler, long I stood
And looked down one as far as I could
To where it bent in the undergrowth;
Then took the other, as just as fair
And having perhaps the better claim,
Because it was grassy and wanted wear;
Though as for that the passing there
Had worn them really about the same,
And both that morning equally lay
In leaves no step had trodden black.
Oh, I kept the first for another day!
Yet knowing how way leads on to way,
I doubted if I should ever come back.
I shall be telling this with a sigh
Somewhere ages and ages hence:
Two roads diverged in a wood, and I —
I took the one less traveled by,
And that has made all the difference.

Kaynak: Matt Blanchard

You may also like...