Allah’a Şirk Koşma!

Cenâb-ı Hak buyuruyor: Bismillahirrahmanirrahim

“Allah’a ortak koşmayan hâlis muvahhidlerden olun! Kim Allah’a ortak koşarsa, gökten düşüp parçalanarak kuşlar tarafından kapışılmış yahut rüzgâr tarafından uzak bir yere sürüklenip atılmış (bir nesne) gibi olur.” (Hacc, 31)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Param parça edilsen, ateşlerde yakılsan bile, sakın hiçbir şeyi Allah’a şirk koşma!..” (İbn-i Mâce, Fiten, 23)

Şirk üzere devam eden Kureyşliler bir gün, çok saygı gösterdikleri Husayn’a gelerek:

“–Şu adamla bizim adımıza konuş. O ilâhlarımıza dil uzatıyor, onlara kötü sözler söylüyor” dediler ve hep beraber Allah Rasûlü Hz. Muhammed (sav)’in kapısına kadar geldiler. Müşrikler kapıya yakın bir yere oturup beklemeye başladılar. Husayn içeri girdi. Rasûlullah (sav) Efendimiz:

“–İhtiyara yer açın!” buyurdu. Husayn, ‘e:

“–Bu senden duyduklarımız nedir!? Tanrılarımızı reddediyor, onlara dil uzatıyormuşsun. Hâlbuki senin baban akıllı ve hayırlı bir kimseydi” dedi. Allah Rasûlü (sav), ona şöyle sordu:

“–Ey Husayn, kaç tanrıya tapıyorsun?”

“–Yedisi yerde biri gökte sekiz tanrıya.”

“–Sana bir zarar isabet ettiğinde hangisine yalvarıyorsun?”

“–Göktekine.”

“–Malın helâk olduğunda kime yalvarıyorsun?”

“–Göktekine.”

“–Senin isteklerine icâbet eden yalnız bir ilâh iken ne diye başkalarını O’na ortak koşuyorsun? Şükrederek onları râzı ettiğini mi sanıyorsun, yoksa seni helâk etmelerinden mi korkuyorsun?”

“–Her iki sebepten de değil.”

Husayn, kendi ifadesiyle; Peygamber Efendimiz’in, o güne kadar konuştuğu insanlara hiç benzemediğini, çok farklı bir şahsiyete sahip olduğunu anlamıştı. Rasûlullah (sav):

“–Husayn! Müslüman ol selâmet bulursun!” buyurdu. O:

“–Kavmim ve yakınlarım da var, ne söyleyeyim?” diye sorunca Efendimiz (sav):

“–Allah’ım! İşimi kemâle erdirmem için senden hidâyet istiyorum. Bana faydalı olacak ilmimi artır, de!” buyurdu. Husayn, bu duayı yaptı ve az sonra da müslüman oldu. Ayrılmak istediğinde Allah Rasûlü (sav) ashâbına:

“–Kalkınız, kendisini evine kadar uğurlayınız!” buyurdu. Onun bir grup ashâb-ı kirâm ile birlikte kapıdan çıktığını gören Kureyş müşrikleri:

“−Husayn da dînini terk etti” diyerek kendisi ile görüşmeden dağılıp gittiler. (İbn-i Hacer, İsâbe, I, 337; Tirmizî, Deavât, 69/3483)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

eş-Şekûr: Kendi rızası için yapılan işleri daha ziyadesiyle karşılayan, az bir ibadetin karşılığında büyük mükâfatlar veren, kullarının ecrini kat kat artıran, demektir.

Kısa Günün Kârı

Bizi şirke sürükleyecek olan davranış ve düşüncelerden uzak duralım.

Lügatçe

muvahhid: Allah’ın birliğine inanan. Tevhid eden.
hidâyet: Hak olan Müslümanlık yolu.

You may also like...