Dunning Kruger Etkisi: Bilgisiz İnsanların Bilgili İnsanları Nasıl Bastırabildiğini Açıklayan Sendrom

Dunning Kruger etkisi ya da başka bir deyişle Dunning Kruger sendromu ilk olarak Cornell Üniversitesi’nde görevli David Dunning ve Justin Kruger tarafından tespit edilerek ortaya konuldu. En basit açıklama şekliyle Dunning Kruger etkisinin ortaya koyduğu gerçek şuydu; Gerekli donanıma ve bilgiye sahip olmayan insanlar, yaptıkları seçimlerin ve sunulan bilgilerin, yanlış olabileceği ihtimalini anlayacak ve kabul edecek kapasiteye sahip olmadıkları gibi kendi donanım ve bilgi seviyelerini daima çok yüksek görme eğilimindedirler. Aslında Türk kültüründe cahil cesareti deyimiyle oldukça paralellik gösteren bu durum, üzerinde yapılan çeşitli araştırmalarla doğruluğunu kanıtlamış ve 1999 senesinde David Dunning ve Justin Kruger’a psikoloji dalında Nobel kazandırmıştır.

Bu etkinin tespit edilmesini sağlayan başlıca etkenler şunlardır;

Yeterince bilgili olmayan kimseler, kendi becerilerini ve bilgi birikimlerini aşırı değerli görme eğilimindedirler.

Yeterince bilgili olmayan kimseler, gerçekten bilgili kimselerin söylediklerini önemsiz görme ve farkedememe eğilimdedirler.

Yeterince bilgi sahibi olmayan kimseler, kendi yetersizliklerinin boyutunu görememektedirler.

Bu yetkin olmayan insanlar ancak becerilerini geliştirmek için çalışırlarsa, geçmişteki eksikliklerini farkedip kabul etmektedirler.

Yeterince bilgili olmayan kişilerin kendinden emin tavrına karşın, gerçekten bilgili olan kimseler daima çekimser kalmaktadır.

Dunning Kruger etkisinin bu denli ses getirmesinin ve Nobel’e layık görülmesinin altında aslında temel bir toplumsal sorunun tespiti yatıyor.

Dunning Kruger etkisi, günümüz dünyasında özellikle işe alımlar, siyasi tercihler, eş seçimi gibi konularda daima kendine en çok güvenen ve en atılgan kişilerin tercih edilmesi, okullarda daima sesi en çok çıkan, en çok soru soran öğrenciye ayrıcalık gösterilmesi gibi durumların aslında sanılanın aksine ters etki yaratabileceğini ortaya koyuyor. Çünkü atılgan ve istekli gözükenler bilgi birikimi, anlayış ve yetkinlik noktasında çoğunlukla daha az etkili olmaktalar. Bu durumu üniversite öğrencileri üzerinde test eden Justin Kruger ve David Dunning bazı çarpıcı sonuçlara ulaştı.

Dunning ve Kruger 45 öğrenciye aşağı yukarı hepsinin fikrinin olabileceği konularda bir deneme testi hazırladılar. Ardından tüm öğrencilerden bu testten nasıl bir skor elde edeceklerini tahmin etmeleri istendi. Test sonunda soruların sadece %10’nu yapabilen kesim, testin en az %60′ ila %70 ini doğru yaptığını düşünüyordu! Tam tersi olarak soruların %90’ını veya daha fazlasını doğru cevaplayan öğrenciler ise ortalama olarak soruların ancak %50 veya %60’ına doğru cevap vermiş olabileceklerini düşünüyorlardı. Yani kısacası, gerçekten bilgi sahibi olanlar, kendilerinden emin değilken, bilgi sahibi olmayan kesim kendinden oldukça emindi.

Kısacası Dunning Kruger etksinin ortaya attığı görüş oldukça çarpıcı ve aydınlatıcı. Bu görüşe göre bilgisizler temelsiz özgüvenleri ile parlayabiliyor ve yükselebiliyorken, bilgili kimseler kendilerinden şüphe duyarak geride kalmakta ve yükselememekte. Bu durum nesillerin neden git gide daha yetersiz bir hala geldiğini açıklayan bir başka etken olarak göze çarpıyor. Son olarak yazımızı ünlü filozof Bertrand Russell’ın bir sözüyle bitirelim;

“Dünyanın asıl sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların daima kendinden emin olmalarıdır.”

alıntı: filoji

You may also like...