Sucuk Döner
Afyon’da küçük bir yol üstü benzincisi, bir de restoranları var ama satışlar zayıf. Aile yıllardır sucuk imal edip satıyor ama rakipleri Cumhuriyet, İkbal, Ahmet İpek. Rekabet güçleri çok az. “Ne yaparız, ne yaparız?” derken oğlu Rafet, babasına “Baba paketli, markalı satamıyorsak açıkta satalım o zaman!” Baba soruyor, “Nasıl yapacağız peki?”.
Oğlan fikrini söylüyor. “Tamam deneyelim” diyor baba, fikrin ilginçliği karşısında gülümseyerek.
10 yıl kadar önce arabayla Ankara’dan İzmir’e doğru gidiyordum, Afyon’a girmeden 5-10 km önce sağda, Özlem Dinlenme Tesisleri’nde kocaman bir bez afiş gördüm: “Dünyada ilk defa Sucuk Döner!”.
“Yok artık” dedim. Her geçişimde tesisin önünde araba sayısı artmaya, tesis modernleşmeye başladı. Sonra, karşıda bir tesis daha aldılar. Bu arada, önce Afyon’da, sonra diğer illerde “Sucuk Döner” yazıları görmeye başladık. Baba oğul sucuğu açıkta satmayı başardılar.
Geçenlerde mola verdim, yanımda da bir arkadaşım vardı. Garsona “iki sucuk döner, iki ayran” dedim. Garson:
– Ağabey, size ayran vermeyelim.
– Niye? dedim, kulakları açtım.
– Yeni bir ürünümüz var, onu verelim.
– Ne o?
– Salatalıklı Yayık Ayranı!
Getirdiler. Cacığı blendırdan geçirmişler, biraz da sulandırmışlar; olmuş sana yeni buluş. Çok da güzel bir içecek.
İşte bu, inovasyon falan dedikleri.
Yeni fikir bulup bunu ticari bir kazanca çevirmek inovasyondur.
Sizin bulduğunuz fikri, yöneticinizin kendi üstündekilere kendi fikri gibi satması hinovasyondur.