Zikir Şeytanı Kovar
Allah-u Zülcelal zikreden kulundan razı olur.
Zikir kalbe huzur, sürur ve genişlik verir.
Zikir kalpten gam, kaygı, gussa ve kederleri giderir.
Kalbi ve yüzü nurlandırır.
Kalbi ve bedeni kuvvetlendirir.
Rızkı celbeder. Cenab-ı Hak esbabına halk ile kolaylıkla merzuk olur.
Zikir sahibine mahabbet, halavet, güzellik ve parlaklık verir.
Ruh-u İslâm olan zakire Allah-u Tealâ sevgisini ihsan eder. O muhabbet ki saadet ve necattır. Her şeyin bir sebebi vardır. ‘Muhabbet-i İlâhiye’ ye sebep de zikrullahın dil ve kalp ile devamıdır.
Zikir, murakabeyi, tefekkürü, düşünmeyi getirir tâ ki ihsan kapısından içeri sokar. İhsan ise en yüksek makamdır.
Zikrullah sebebiyle kalbinde büyük bir marifet-i ilâhiye kapısı açılır. Ve zikrini artırdıkça marifetullah da o nisbette artar.
Zikir, zakirin kalbinde Allah-u Zülcelal’in heybet, azâmet, celal ve tazimini artırır.
Zikir Allah’a tevbeyi iras eder. Bu ise Allah-u Zülcelal’e rücûdur. Kalbe tesir eder, sığınağı, ilticagahı ve kalbin kıblesi olur.
Zakir, zikri kadar Allah-u Zülcelal’e kurbiyet hasıl eder.
Zikir Allah-u Teala’nın kendisini (zikredeni) zikrine sebep olur. Zikrullah’da başka bir fayda olmasa da: “Allah-u Zülcelal’in kulunu zikretmesi nimeti ve şerefi o kul için kâfidir.”
Zikir kalbin hayatiyetini artırır. Zikir kalp için çok lazımdır ve kalp ona muhtaçtır. Balığın suya muhtaç olduğu gibi.
Zikrullah kalbe cila verir, paslarını giderir. Kalbin pası gaflet ve hevasına uymaktır. Cilâsıda tevbe, istiğfar ve zikrullahtır.
Zikrullah hata ve günahları siler. Çünkü ayet-i kerimede: “Şüphesiz ki güzel ameller kötülükleri giderir.” (Hud;; 114) buyrulmuştur.
Zikir kul ile Allah arasındaki korku ve haşyeti giderir ve Allah-u Zülcelal ile ünsiyet (yakınlık) sağlar.
Kul Allah’ı genişlik ve rahatlık zamanında zikreder de sonra ona bir darlık veya sıkıntı gelip Allah’a yalvarmaya başladığı zaman melekler ona yardmcı olurlar.
Zikir, kulu ilahî azaptan kurtaracak yegâne bir ibadettir.
Zikir, sekîne, vakar ve rahmeti ilâhinin kendisini kuşatmasına, meleklerin de kendisini ziyaret ve tavaf etmelerine sebep olur.
Zikir dilin, gıybet, nemime, yalan, fuhuş ve faydasız sözlerden korunmasına sebep olur.
Zikir meclisleri meleklerin de bulunduğu meclislerdir. Gaflet içinde boş ve faydasız sözlere sahne olan meclisler ise şeytanların meclisleridir. Kişi hangisini seçerse ahirette onlarla beraber haşrolur.
Zâkir zikriyle said olur ve onlarla oturanlar da said olurlar. Gaflet ve günah meclislerinde oturursa şâki olur.
Zakirler kıyamet gününde hasret ve nedametten emin olurlar.
Zâkir, zikrederken (bilhassa tenhada) ağlasa kıyamet gününde arşın gölgesinde olur.
Zikirle meşgul olana istemeden, isteyenlere verilenden daha âlası ve efdali verilir.
Zikir, ibadetlerin en kolayı ve efdalidir.
Cennetin ağaçları, yapılan zikir ve tesbihlerle vücuda gelir.
Zikreden kullara verilen atiyye (ikram) ve ihsanları başka amellerle elde etmek mümkün değildir.
Zikrullah insanı muhakkak Allah’a doğru seyr ettirir. İster sokakta ister yatakta, her zaman, her yerde, dilde ve gönülde Allah ve Allah’ın rızası olmalıdır.
Şu muhakkaktır ki, zikrullah her tarikatta ve tasavvuf ehlinin indinde bütün usul ve kaidelerin ve edeplerin başıdır. Velâyet alâmetidir. Her kime ki zikrullah kapısı açılır, hiç şüphe yoktur ki; ona Allah-u Teâlâ’nın huzuruna dahil olunacak bütün kapılar açılır. Öyleyse sen de temizlen de Rabb’inin huzuruna gir. Her istediğini orada bulursun. Rabb’ini bulan her şeyi bulur, Rabbini unutan her şeyden mahrum kalır.
Zikrullah muhakak bir ağaca benzer ki; ondan irfan ve haller yetişir.
Zikreden, zikrettiğine yakındır. Zakir Allah-u Zülcelal’i zikrettiği müddetçe O’nunla beraberdir.
Allah-u Zülcelal’in müttaki kullarından en çok ikrama layık olanlar, dilleri Allah-u Zülcelal’in zikri ile meşgul olanlardır.
Muhakkakki beşeriyetin gereği kalplerde kasvet, zulmet ve merhametsizlik gibi hastalıklar olur. Bu hastalıkların tedavisi ise ancak Zikrullah ile mümkündür.
Zikrullahta kalplere şifa vardır. Kalbin yegane ilacıdır. Gaflet ise kalbin hastalığıdır. Hasta kalplerin devası ve şifası zikrullahtır. Çünkü kalp, nur mahallidir; daima nur ister.
Muhakkak zikrullah, Allah-u Zülcelal’e olan dostluğun başı ve esasıdır, gaflet ise, Hakkın buğzunun sebebi ve esasıdır.
Muhakkak Allah-u Zülcelal kendini zikreden kulunu sevinç ve surura kavuşturmuş olduğu halde cennetine koyar.
Zikrullah, muhakkak kul ile cehennem arasında bir settir. Kul yapmış olduğu bazı kusurlardan dolayı cehennem yoluna konulsa bile, yapmış olduğu zikirler, hemen o yolları kapatır ve o zâkir kulun cehenneme girmesine mani olurlar.
Şeriatın emrettiği ne kadar ibadet varsa hepsi zikrullah’ın ikame ve icrası için emr olunmuştur. Namazın kılınması da zikrullahın ikamesi içindir.
Bazı haberlerde varid olmuştur ki, Cenab-ı Hak:
“Evliyalarım, ehibbalarım (sevgililerim), dostlarım benim zikrimle nimetlenirler. Yâni benim, zikrimden manevi gıdalarını alırlar ve benimle ünsiyet ederler. Çünkü ben, sizler için, dünya ve ahirette en güzel mürebbiniz, mâbudunuz ve maksudunuzum.”buyurmuştur.
RABBİM HAKKIYLA ZİKRETMEYİ NASİP ETSİN CÜMLEMİZE
HAYIRLA KALIN